Kayseri Hafızası

Şehir Hafıza Merkezinde

Gönüllü olarak kitap toplama, belge biriktirme ve bunu tekrar toplum ile paylaşma çabası ile başlayan özel kişi kitaplıkları; zaman içerisinde o toplumun en büyük var olma kanıtı olmaktadır. Nitekim Kayseri ilinde Faruk YAMAN tarafından merak ve aile geleneği ile başlayan okuma ve kitap biriktirme; zaman içerisinde Kayseri’nin belleğini oluşturan KAYSERİ KİTAPLARI KOLEKSİYONUNA dönüşmüştür. Bu koleksiyon içerik olarak da zengin bir yerel tarih araştırma merkezidir.

Yerel Kütüphaneler çok önemlidir. Yerel olmalarından dolayı o toplumun kültürel, sanat, ticari, doğa ve demografik yapısını içeren her türlü yerel araştırmanın sonuçlarını belgeleyebilme, saklayabilme ve paylaşılmasına merkez olmaktadır. Bu yerel bilgi merkezleri bölgesel hatta devlet yapısının temelidir. Yerel bilgi ve belgeler yerel bölgelerin birer resmini verdiği gibi devlet gibi büyük organizasyonların da temelini oluşturmaktadır. Türkiye’nin kültürel birikimi aslında yerel var olma mücadele ve kanıtlamasının bir sonucudur ki bu dünyanın her yerinde böyledir. Çünkü icat ve teknolojik buluşlar tümden gelim bir metot ile uygulanmasına karşın, toplumsal dinamikler tam tersine tüme varım olarak gelişme göstermektedir. Yani parçalar bütünü oluşturmaktadır. Fransa, Almanya, Belçika, Avusturya, İngiltere, Rusya denilince bir devlet olarak bilinse de birçok bileşenin toptan ifadesidir. Yerel kemlik önemlidir. Bugün işgal edilen devletlerin öncelikle nüfus ve tapu kayıtları imha edilir veya imha edilmesine göz yumulur.

Bu bağlanmada yerellik dolayısı ile Yerel Tarihi Belgeler önem taşımaktadır. Bu bir çömlek parçası, demir bir alet veya bir yapı olabilir. Ancak bizim burada irdelediğimiz basılı eserlerdir. Yani resim, fotoğraf ve kitap türü evraklardır. Bu amaç ile yerel bazda Kayserimizin geçmişini dönük her türlü belgeye toplamak ile başlanılan Faruk Yaman Kayseri Koleksiyonu artık bir Merkez oluşmasına vesile olmuştur. Kayseri Kitapları Koleksiyonu şu anda benim ve ailemin tasarrufunda bulunmaktadır.

Elektrik-Elektronik Mühendisi, İntern Doktor ile Hukuk fakültesi 3. Sınıfta okuyan; üç çocuklu bir aile reisi olarak bir yaşam tarzı olarak benimsediğimiz kültür ve sanat yaşamına verdiğimiz bu önem ve değerden şikâyetçi değiliz. Çünkü biliyoruz ki bu çalışmanın temelini sevgi oluşturur. Zorlama ile bu çalışma yapılamaz. Bu bir gönül işidir. Müzayelerden aldığım birçok ürünün bedelini ödemeden kargo ile göndermektedirler. Bu güven duygusunun bir ifadesidir. Bizzat katıldığım müzayedeler de benim alacağım ürün için pey vermeyerek bende kalması sağlanmaktadır. Biliyorlar ki Faruk Yaman bu işi bir maddi bir çıkar için yapmamaktadır. Sonuçta bir şehrin bilgi birikimi ve hafızası oluşturulmaktadır.

Bu birikim ve belgeler neticesinde benim gibi düşünen koleksiyoncu, yazar, şair, fotoğraf sanatçısı, akademisyen gibi 16 kişi bir araya gelerek 2006 yılının Aralık ayında KAYSERİ ENSTİTÜSÜ DERNEĞİNİ kurduk. Amaç bu birikimleri değerlendirmek ve yeniden Kayserimize kazandırmaktı. 9 yıl içerisinde 25 eseri bastırarak Kayserimize kazandırdık. Basılan her eser 300 adet basılmakta ve ücretsiz olarak ilgililere, akademisyenlere özelikle şehir ve üniversite kütüphanelerine gönderilmektedir.

Faruk Yaman kütüphanesinden her türlü belge ve bilgi almak ücretsizdir. Tek şartı kullanımda kaynak gösterilmesidir. “Faruk Yaman Kütüphanesi” veya “Faruk Yaman Kütüphanesi Kayseri Kitapları Koleksiyonu” gibi.
2005 yılından itibaren 176 akademisyen, 14 tarih araştırmacı ile 24 gazeteci yazar kütüphaneden yararlanmıştır. Faruk Yaman Kütüphanesi bir halk kütüphanesi değil bir İHTİSAS kütüphanesidir. Faruk YAMAN’A bizzat başvuru, www.farukyaman.com adresine mesaj veya faruk@farukyaman.com adresinden randevu alınarak yararlanabilmektedirler.

Faruk Yaman Kütüphanesinde özellikle Kayseri koleksiyonunda yer alan Eski Kayseri Fotoğrafları, Bayram Kartpostalları, Osmanlı Belgelerinde Kayseri gibi birçok ürünün hepsi ama hepsi gerçek olup, fotokopi değildir. Kes kopyala yapıştır metodu ile oluşturulmamıştır. Koleksiyon zaten asıl belge ve ürünlerden oluşmaktadır.

Bu Kayseri Kitapları benim değil bu çok iyi biliyorum, çocuklarıma da bunları söylüyorum. Bunlar KAYSERİNİN ve KAYSERİLİNİN bunlar KAYSERİNİN TAPULARI, bir gün koleksiyon Kayseri merkezinde daha kurumsal, daha sistematik ve daha profesyonel olarak hizmet verecek, bunu biliyoruz aile olarak buna hazırlanıyoruz. Çünkü Fransa’da Avusturya’da ve Macaristan’da gördük bu yerel biriktirme sırası ile kütüphane, şehir koleksiyoncu ve şehir bilgi bankasına dönüşüyor ve devlet sahipleniyor. Satın almıyor aileye zimmetleyerek gelişmesine katkı sağlıyor. Fransa da deyince akla moda, kültür ve sanat ile üniversiteleri akla gelir. Paris deyince akla 17. 18. evleri ve şehir akla gelir.

Hâlbuki Fransa en büyük silah ürüten devletleri arasındadır. Paris eski Paris değildir. Hiçbir filmde ve fotoğrafta yeni Paris’i göremezsiniz. Bu devlet politikasıdır. Hâlbuki Paris şehrinde Manhattan gibi yüksek gökdelenli yapılar vardır. Fransa’nın bu politikası ile her yıl milyonlarca turisti akınına uğramakta. Binlerce akademisyen üniversiteler ve araştırma merkezlerine üstelik bedeli karşılığı bilgi ve belgelerden yararlanmaktadır. Turizmden elde ettiği gelir birçok gelişmekte olan ülkenin toplam icraatından fazladır.

Yaman Ailesi olarak kitapları hiçbir yere verme ve bağışlama fikrimiz yok. Her türlü bakım ve onarım giderleri aile karşılanmaktadır. Kütüphane şu anda bizim ailemizin bir ferdi gibi, dikkatinizi çekmek istiyorum bir eşya değil bir aile ferdi gibidir.

Kayseri Koleksiyon’unda

Kayseri hakkında 9500 civarında basılı eser; 840 yüksek lisan ve doktora tezi

Kayseri konulu kitapların biriktirilerek bir araya getirilmesi ile başlayan bu bölüm de yaklaşık 9.500 civarında basılı eser yer almaktadır.

Yüksek lisans eğitiminde “tez”in amacı; öğrencinin araştırma yapma yeteneğini kazanması ve yaptığı araştırma ile bilime katkı sağlamasıdır. Tez hazırlarken bilim dünyasına bir yenilik getirmek, yeni yorumlamalarda bulunmak ön planda tutulmalıdır.

Eğitim terminolojisi içerisinde tez, öğrencilerin lisans, yüksek lisans veya doktora eğitimleri sonunda belirli bir konu ile ilgili olarak hazırladıkları bilimsel eserdir. Ancak bu eser sahip olması gereken özellikleri yönüyle öğrencilerin yıllardır hazırlamış oldukları ödev, proje vb. eserlerden farklı birtakım özellikler içermektedir. Bu nedenle ortaya konulan eser “tez” olarak adlandırılmaktadır.

Üniversite tezleri çok önemlidir. Özellikle bir şehir, bir il veya bir yerleşim hakkında yapılan konusu ne olursa olsun tezler o bölgenin detaylı bilgilerini içerir. Tarım, hayvancılık, jeoloji gibi mekânsal olduğu gibi, bu alanlarda yaşayan toplulukların ve halkın dili, dini, ırkı, mutfağı, kullandığı eşyalar, edebiyatı, türküleri, sosyal yaşamı, sağlık, evlenme-ölüm-nişan gibi soyut kültürleri gibi gelenek ve görenekleri hakkında detaylı olarak yazılı bilgi aktarımı sağlar. Daha geniş ve detaylı araştırmalara temel oluşturur. Yani tam bir yerel kültürün belgelenmesidir.

Bu açıdan Kayseri hakkında yapılmış, lisans, yüksek lisans ve doktora tezlerin birer örneği Faruk Yaman Kütüphanesinde yer almaktadır. Sadece Türkiye içinde değil başka devletlerin öğrencilerince yapılan tezlerde yer almaktadır.

Kayseri kitapları bölümünde Konusu Kayseri olan basılı eserler yer almaktadır. Bu kitaplar içinde özellikle Osmanlı dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarına ait olanlar nadir eserler olarak tabir edilenler Sahaflardan, müzayedelerden satın alınma yolu elde edilmiştir. Birçok Kayseri kitap uzun bir zaman dilimi içerisinde bir araya getirilerek bir bakıma KAYSERİ KİTAPLARI KOLEKSİYONU’NA dönüşmüştür. Birçok Kayseri kitabı ise genel iç Anadolu içerisinde konusuna göre işlenirken Kayseri’den bahsedilen bölümler nedeni ile bu alana kayıt edilmiştir.

Osmanlı dönemine ait salnameler, şehirleri anlatan eserler, Anadolu’yu anlatan eserler, bu bölümde yer alan eserlere örnek gösterilebilir. Kayseri Kitapları Koleksiyonunda sadece Türkçe değil, İngilizce, Osmanlıca, Ermenice, Almanca, İtalyanca, gibi birçok dille eserler mevcuttur.

 

Kayseri Eski Fotoğrafları

  • 1890 ile 1950 yılları arası: 528 fotokart
  • 1950 ile 2000 yılları arası: 212 fotoğraf

Fotoğraflar çok şey anlatır. Hatıra amaçlı, yâda gurbettekilere gönderilmek üzere çekilen fotoğraflar o an bir aileyi mutlu edebilir ancak özellikle şehir fotoğrafları zaman içerisinde şehir tarihi, şehir mimarisi, binaların yapısı, yolları, fotoğrafta görünen araçlar ve modelleri, sanat tarihi, giyimleri, gibi birçok görseli bize sunar ve bilgi verir sonuçta birer vesika ve belge olmaktadır.

Kayseri eski fotoğrafları yâda dönemsel adı “fotokartlar” ilk etapta batılı gezginler tarafından özellikle tarihi mekânların belgelenmesi amacı ile çekilmiştir. Daha çok misyonerlik ve bilgi yörenin ve şehrin yapısı hakkında bilgi toplamak üzere yapılan bu seyyahlar şehirlerin adeta artık birer tarihi belgesidir. Kayseri içinde bu geçerlidir. İki Alman Seyyah ile başlayan Kayseri fotokartları, daha sonra İngiliz seyyahlar tarafından fotoğrafları çekilmiştir.

Ayrıca II. Abdülhamit tarafından Osmanlı hastane ve okulları ile ilgili yurt genelindeki fotoğraf çekiminde de Kayseri nasibini almıştır. Ancak esas şehrin genel görünümü ve çok açıdan çok farklı çekimi 1925- ile 1929 yılları arasında Fransız arkeolog, mimar ve seyyah olan Prof. Albert Gabriel tarafından çekilen ve Kayseri Foto Zafer fotoğraf stüdyosunda basımı yapılan fotoğraflardır.

1931 yıllında Kayseri Türk Anıtları ismi ile Fransızca yayınlanan eser, Kayseri için adeta bir tarihi bir belge ve kanıttır. Bu nadir fotoğraflar Kayseri de bulunan Foto Zafer fotoğraf stüdyosunda basılması ayrı bir ayrıcalıktır. Çünkü Foto Zafer bu kartlardan birçok kez basarak ticari amaç elde etmiş. Sonuçta piyasada birden çok yer almasını sağlamıştır. O dönemler bu siyah-beyaz fotoğraflar bayram kartı olarak kullanılmıştır.

1930 lu yıllardan sonra resmi belge ve basılı eserler için Kayseri şehir fotoğrafları basılmıştır. Özellikle 1940 lardan sonra fotoğraf makinaların kişilerde yaygınlaşması ile şehir fotoğrafların sayısı artmıştır. Bu fotoğraflar bir kişi veya aile tarafından çekildiği için nadir fotoğraflardır. Ancak bunlar da ne yazık ki albüm içinde veya tek tek müzayelerde ve sahaflarda satışı sunulmaktadır.

İşte bu fotoğraflar günümüzde şehir tarihi, şehrin gelişimi, imar gelişimi, vb konularda araştırma yapan akademisyenlerce büyük ilgi görmektedir. Birçok aile tarafından dedemin, babamın evi, işyeri gibi anı ve belge olarak büyütülüp işyerlerine ve evlerinin duvarına asmaktadırlar. Birçok işyeri için bu adeta vesika ve kanıt olarak değerlendirilmektedir.

 

Kayseri Bayram Kartpostalları: 498 bayram kartı

İletişim Aracından Bilgi Kaynağına dönüşümün adı, Bayram Kartpostaladır. Türkçeye Fransızca “carte postale” kelimesinden geçmiş olan kartpostal sözcüğü genellikle dikdörtgen biçiminde ince kartondan yapılmış, bir yüzü resimli, zarflı veya zarfsız gönderilen postakartı, kart, bayram kartı, tebrik kartı” olarak tanımlanmaktadır. 1840 yılında İngiliz yazar Theodore Hook’un karton üzerine çizimi bulunan ve üzerinde bir kuruşluk pul ile Londra’dan gönderilen kart ilk kartpostal olarak kabul edilmektedir.

Önceleri siyah beyaz hazırlanan, ardından renklenen tebrik kartları ayrıca anıların da canlı tanıkları idiler. 19. yüzyılın ortalarında Avrupa ve Amerika’da kullanılan ilk kartvizitler ve çoğunlukla arkadaş ziyaretlerinde ve özel günlerde kullanılan bu tebrik kartlarının yaratıcısı Parisli portre sanatçısıdır. Daha sonra bu tebrik kartları bugünkü kartpostallara dönüşünce, bayramların vazgeçilmez tebrik kartları bir çok anıyı, duyguları ve hasreti taşıdı. Batı geleneklerinin benimsenmesiyle, yılbaşı ve doğum günleri gibi kutlamalara da aracılık etmeye başladı. Eskiden insanlar tebrik kartlarını aldıkları zaman masalarının, kütüphanelerinin, büfelerinin üzerinde sergiler; tatil boyunca onu özenle korur, yakınlarına övünçle bunları gösterirlerdi. Bugün PTT’nin, tebrik kartı kültürünü ve tebrik kartı yazma alışkanlığının yeniden canlandırılması amacıyla, postanelerde ücretsiz manzara kartları dağıttığını görüyorum. Ancak günümüz insanının vazgeçemediği yeni iletişim alışkanlıklarından biri olan elektronik posta (e-mail) ve cep telefon mesajı (SMS) gönderme alışkanlığını kırmak çok zor.

Bayram kartpostalları, el yazımızla kısa, sıcak bayram mesajlarıyla doldurulurdu. Avrupa’da başlayan ve Osmanlı topraklarında da büyük ilgi gören kartpostallar o günün şartlarında insanların birbirlerine gönderdikleri kutlama mesajlarıyla doluydu.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan uzun bir dönemin sosyo kültürel hayatı hakkında bize bilgi veren bu kartpostallar bugün koleksiyonerlerin gözbebeği. Günlük hayatın bir parçası olan kartpostallardan İstanbul temalı olanlar milyonlarca satılmış. Ünlülerin ve çocuk portresinin yer aldığı kartpostallar ise yine bir dönem en çok ilgi görenleri arasında sayılabilir.

İlk başlarda doğa temalı kartpostallar zaman içerisinde evcil hayvanlar, dört mevsim doğa, artistlerin, sinema ve müzik sanatçıların, siyasi liderlerin fotoğrafları yer aldı. Ama en önemlisi şehir Bayram kartpostalları oldu. Gurbettekilere gönderiler şehir bayram kartları ile bir bakıma hasret giderilirken, memleket özlemeni bir bakıma gideriyordu. Ancak zaman içerisinde Şehir Bayram kartları o şehir için tarihi bir belge ve vesikaya dönüştü. Değişen şehirlerin adeta birer canlı örnekleri haline geldi.

Kayseri Bayram Kartları da bu kategori, Kayseri için birer tarihi belge olarak koleksiyonunda yer almaktadır. Kayseri Bayram Kartları 1966 yılından itibaren kullanılmaya veya basılmaya başlanmıştır. Şehrin birçok yerinden fotoğraf vardır. Öncelik meydan ve meydan çevresi, tarihi mekânlar, modern binalar, doğal alanlar Bayram kartlarında kullanılmıştır.

Özellikle Dini bayramlar ile Milli bayramlarda PTT önlerinde ve Kayseri kalesi çevresinde bu kart satıcıları satışa sunar. Beğenilir ve gönderilecek aile ve akraba ve kişilere göre seçilir ve arka kısmına metin kısmı yazılarak PTT ile gönderilirdi. Günümüzde bu görevi sms ler, akıllı telefonlarda görüntülü arama ve resim göndererek yapılmaktadır

 

Kayseri‘ye özgün türkü ve şarkıların yer aldığı Plak, Kaset, Video Koleksiyonu

  • 178 Plak,
  • 12 kaset,
  • 56 video-kaset

Göçebe toplumun en belirgin özelliği yazılı kaynaklara pek rastlanmayışıdır. Daha çok duygu ve düşüncelerini, hissiyatlarını sözlü olarak anlatırlar. Özellikle Anadolu da ve tabi ki Kayseri ve yöresinde halk âşıkları hissiyatlarını, aşklarını, ağıtlarını, hasretlerini sözlü yanında sazı ile söyleyip çalar. Zaman içerisinde bu söyleyişler kulaktan kulağa o yörenin o bölgenin ve o toplumun adeta simgesi olur. Neşesi, düğünlerde bu türküleri ile renk katmışlardır.

Kayseri Türküleri de bu kapsamda derin geçmişi, çok kültürel bileşimi ve Anadolu’nun tam ortasında adeta kültürel geçiş bölgesinde kendine has türküleri ile Türk müzik repertuvarında yerini almıştır. Bugün Kayseri Türküleri denince akla birçok türkü gelmektedir. Yada o türkü söylenince bu Kayseri Türküsü diye bilinmektedir.

Sözlü olarak saz eşliğinde başlayan türkü geleneği zaman içerisinde teknolojinin gelişimi ile kayıt altına alınmış ve çoğaltılarak yaygınlaşması sağlanmıştır. 1800 yılları sonralarında gramofonun icadı ile plaklar ile seslerin özellikle müzik eserlerin kaydı ile yeni bir dönem başlamıştır.

1895 yıllında Osmanlı da kullanılmaya başlanan gramofon ile Anadolu türkülerin 78lik olarak bilinen taş plaklara kaydı yapılmıştır. Osmanlı dönemine ait Faruk Yaman Kayseri Plakları koleksiyonunda 12 adet taş plak bulunmaktadır. Bunların çapının biri 12 inçlik olup diğerleri 8 inçliktir. Cumhuriyet Döneminde 1927 yılına kadar yine Osmanlı harfleri ile Kayseri Türkülerin 78 lik baskısı yapılmıştır. 1928 yılından sonra ise 50 adet taş plak koleksiyonda yer almaktadır. 1 adet 33 lük plak, geri kalan 101 plak 45’liktir.

Kayseri Müzik tarihi açısından nadir olan bu taş plaklar Kayseri Türkülerin adeta birer tapusu niteliğindedir.

Yine konusu Kayseri olan Kayseri ilinin tanıtımına ilişkin Kültür Bakanlığınca, Kayseri Valiliğince ve özel firmalarca yayını yapılan VHS kaset, CD, teyp kaseti de bulunmaktadır.

 

Kayseri Osmanlı Dönemi Harita Koleksiyonu: 12 adet harita

Harita, yeryüzünün tamamının veya bir parçasının kuşbakışı görünümünün matematiksel yöntemlerle istenilen ölçeğe göre küçültülerek, özel işaretlerle bir düzlem üzerine çizilmiş örneğidir. Haritalar ana başlıkta üçe ayrılır. Yer şekillerini gösteren haritalar, İdari yerleşim birimlerinin sınırlarını gösteren haritalar ve Üzerinde sıcaklık, basınç, yağış gibi iklim elemanlarının dağılışını gösteren haritalardır.

Kayseri için özelikle şehir haritalarının önemi vardır. Çünkü Kayseri 1914 yılında kadar bir vilayet olmamış. Ankara, Sivas gibi illere bağlı şehir olarak yerini almıştır. Çünkü İdari yönden bu illere bağlı olarak yönetilmiştir. 1914 yılında il olması ile ilk vilayet haritası yayınlanmıştır. 1924 yılında da Anayasa ile Kayseri vilayeti olarak günümüzdeki konumunu almıştır. Şehir haritaları önemlidir. İlçeleri, köyleri ve il sınırları gibi belirgin özellikle gösteren belgelerdir.

Kayseri’ye ait bu tür bu haritalar ”Faruk Yaman Kayseri Haritaları” koleksiyonunda mevcuttur. Sonraları ile daha detaylı coğrafi ve iklimsel haritalar yayınlanmıştır ki bunların orijinal örnekleri vardır. Bunun yanında bu koleksiyonda yer alan Kayseri Şehir Merkezini içine alan yerleşke hatıraları da bulunmaktadır. Bu haritalar çok önem arz etmektedir. Bu haritalarında orijinal örnekleri vardır. Bu koleksiyon 1930 ve öncesi Kayseri haritalarını kapsamaktadır.

 

Osmanlı Belgelerinde Kayseri Koleksiyonu: 312 adet belge

Osmanlı Arşivi, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıldan uzun süre hüküm sürdüğü bir dönemin tüm belge ve yazışmalarıdır. Kayseri Yavuz Sultan Selim Han 1515’te Kayseri’yi Osmanlı Devletine katınca Karaman (Konya) eyaletinin (beylerbeyliğinin) yedi sancağından (vilâyetinden) birinin merkezi oldu. Dolayısı ile Osmanlı belgeleri bu tarihten itibaren başlar. Ancak Faruk Yaman Osmanlı Belgelerinde Kayseri Koleksiyonu 1865 tarihli bir belge ile başlar ve Cumhuriyetin ilanına kadar elde ettiği belgeleri kapsar. Bu dönem içerisinde Kayseri mahkeme kâğıtları, doğum ve ölüm kâğıtları, tayin, askerlik belgesi, maaş kartı, evlilik sözleşmesi, sağlık belgeleri, aşı kayıtları, nüfus cüzdanları, tapu belgeleri, noter belgeleri gibi sosyal yaşama ilişkin her türlü evrak mevcuttur. Bu belgilerin her biri bir dönemin tarihsel vesikası olup önemli birer tarih anlatır.

 

Kayseri Mutfak Eşyaları Koleksiyonu: 135 adet eşya

Kayseri Mutfak Eşyaları; İç Anadolu yöresinin Selçuklulardan başlayan bir kültür geçmişine dayanmaktadır. Osmanlı dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarda da bu önem arz etmiştir. Bakır Mutfak eşyaların kullanımı birçok pişirme geleneği olarak özellikle kırsal alanlarda salça kaynatılması, pekmez kaynatılması, toplu etli bulgur pişirme kazanları gibi pişirimler yine bakır kaplarda pişirilmektedir.

Kayseri Mutfağı, Osmanlı döneminde olduğu gibi günümüzde de yemek çeşitliliği, lezzetliliği, zenginliği açısından dünya da sayılı mutfaklar içerisinde yerini korumaktadır. Et yemekleri, börek ve hamur işleri, tatlı çeşitleri lezzetlerin birçoğunu pişirme tekniği ile pişirilen kaplardan almaktadır. Kayseri bakır ustaların marifetleri ile birçok desen ve yöreye özgü biçimleri Kayseri Mutfak eşyaları ayrı bir konumdadır.

Bakır eşyaların günümüzde nostalji olarak işyerlerini ile evlerin misafir odaları süslemektedir. Birçok kişi babaannemin, anneannemin hatırası diye süs eşyası olarak kullanmaktadır. Birçok lokanta ise bu eşyaları kullanarak farkındalık oluşturmaktadır. Birçok bakır eşyası da artık antikacıların satışında sahiplerini beklemektedir.

Ancak sonuç itibari ile Bakır Mutfak eşyaları artık yok olma gibi bir tehlike içerisindedir. Hâlbuki mutfak eşyası deyip geçmemeliyiz. O bakır bir dönemin sosyal yaşamın bir parçası, bir dönemin mutfak kültürünün simgesidir. Bir ödenimin sanatsal ve biçimsel hünerlerin örneğidir. Bir dönemin kültürü ve döneme simgesi olan bir özel yaşam malzemesidir. Sokak çeşmelerin güğümleri, salça ve pekmezlerin simgesi, düğün yemeklerin birer anısıdır.

Bu neden ile öncelikle annemden yani benimde çocukluğumda kullandığımız Bakır Eşyalardan başladım. Bakır eşyaları satın alma, hediye alma, takas yolu ile alma sonucu bir koleksiyona dönüştü. Birçok bakır eşyasında Osmanlı harfleri ile yazılar bulunduğu gibi el dövmesi tepsilerde Osmanlı tuğrası yer almaktadır.

Güğüm, kazan, tepsi, sahan, tas, tencere, ibrik, fincan, cezve, tabak, sürahi, bardak, maşrapa, kaşık, kepçe gibi mutfak ile ilgili birçok bakır eşyasının yer aldığı “Faruk Yaman Kayseri Mutfak Eşyaları” Koleksiyonu, geçmişten geleceği bir kültür mirası olarak ve bir dönemin sosyal, kültürel yaşamına da ışık tutmaktadır.

 

Kayseri ve Yöresi Kilim Koleksiyonu: 52 adet kilim

Kilim, iki iplik sistemine göre dokunmuş yünden yapılan havsız el dokumasıdır. Birçok yörede oda ve ev damı denilen yerlere serildiği gibi duvarlara da asılabilmektedir. Ayrıca yükleri örtmek ve yastık yüzü, kırlent, olarak da kullanılmaktadır.

Orta Asya’da göçebe Türkler’ in, çadırlarının toprak zeminindeki rutubetten kendilerini korumak için düz dokuma tekniği kullanarak keçi yününden zemin kaplamalarını ürettikleri düşünülmektedir.

Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan halı ve kilimin Anadolu kültüründeki yeri ve önemi ihtiyaç, sanat, yaşam tarzı bakımından incelenebilir. Kilimler, olumsuz şartlardan korunma amacı taşısa da zamanla ailenin statüsünü gösteren ve o ailenin estetik zevkini yansıtan eşyalar haline dönüşmüştür. Dokunan iplik, renk ve kökboyaları, desenleri, desen şekilleri çeşitliliği, boyutları çok farklı olup hepsinin bir anlamı vardır. Kilimler bir dönemin kültürü ve sosyal yaşamının yansıttığı gibi o dönemin aile ve sülaleleri için de bir göstergedir. Hatta göçebe toplumların bir ayrımcılığıdır.

Her göçebe grubunun kendine özgü desen ve renk farklılığı vardır. Bu farklılıktan kilimin hangi göçebe grubuna ait olduğunu bilinir. “Faruk Yaman Kayseri Kilim Koleksiyonu” ilk olarak yine ailemin kullandığı 4 kilim ile başladım. Daha sonra satın alma yolu ile sayısı arttı. Bu kilimlerin tamamı Kayseri ve yöresine aittir. Kilimlerin ebatları farklı olup, yer kilimi, divan kilimi, sedir yastık, kırlent, heybe gibi çeşitleri koleksiyonda mevcuttur.

 

Kayseri ve Yöresi Kanaviçe ve El İşi Desen Koleksiyonu: 117 adet motif

Türklerin ruh güzelliğinin ve yeteneğinin yansıması olarak ortaya çıkmış bir el sanatı. İlk örneklerine Selçuklu Türkeri’nde rastlanan ve Anadolu’nun her köşesinde yoğun olarak yapılan kanaviçenin, geleneksel kültürümüzde ayrı bir yeri ve önemi var.

Dokumanın iplikleri üzerinde yürütülen iğneler grubunun iplik sayılarak yapılan iğnelerden olan kanaviçe halk işlemeleri arasında Türk kadının en çok ve yaygın olarak uyguladığı bir işleme çeşididir. Kanaviçe, seyrek dokunmuş keten bezin üzerine renkli ipliklerle, çarpı şeklinde yapılan işlemedir. İlk zamanlarda kanaviçe, yastık işi olarak bilinirdi.

Kumaşın her tarafı doldurulmaz, çanta, halı, yastık, pano ve arma işlerinde kullanılırdı.20. yüzyılda kanaviçe işi daha kolay ve az iplik kullanarak yapıldığı için tercih edilerek yapılmış ve halen de el sanatı olarak işlenmektedir. Kanaviçe yastık kılıfı, çarşaf yanlarını süsleme, masa örtüsü, sehpa, sedir kenarı, sedir yastıkları süsleme, eski mutfak raf altlığı, gibi çok çeşitlendirilmiştir. Hatta buzdolabı üst örtüsü, gaz lambası örtüsü gibi örneklerini görmekteyiz ki, bunların hepsi “Faruk Yaman Kayseri Kanaviçe Koleksiyonu’nda” yer almaktadır.

Tabi yine ilk başlangıç annemin cevizinde yer alan örneklerle ve ailemizin kullandığı örneklerle başladım. Yine satın alma yolu ile koleksiyonumu geliştirdim. Şu anda bu çeşitliliği ve örnekleri ile özellikle eğitimcilere ve araştırmacılara örnek olmaktadır. Kanaviçe örneklerin yani yapılan desenlerin ve figürlerin ayrı bir anlamı vardır. Bu bir bakıma yapan kişinin biraz da iç dünyasını yansıtmaktadır. Hayal gücü fazla olan kişi daha yeni ve değişik modeller ile farkındalık oluşturmuştur.

 

Kayseri Sinema Filmleri Koleksiyonu: 9 adet film

Türk Sinema tarihinde birçok ilde çekilen filmler aslında o şehrin dönemsel tarihi yansıtmaktadır. Şehir yapısı, yolları, binaları, araçların çeşitliliği ve örnekleri, kişilerin giyimleri, çarşı pazar ve esnaf örneklemeleri o şehrin bir bakıma tarihi vesikası olmaktadır.

Kayseri ilinde 9 Türk Filmi çekilmiş. Bu filmlerin 5 tanesi siyah-beyaz olup diğerleri renklidir. Filmlerin orijinal kopyası vardır. İnternetten indirme değildir. Bu filmlerin ismini yazmıyorum. Çünkü 1969 yılında Halit Refiğ yapımı “Bir Türk’e Gönül Verdim“ isimli film Kayseri halkının bilgilenmesi ve 1969 yılın Kayseri’yi görmesini, hatta oyuncuların bir kaçının Kayserili olması, çarşı pazar gösterimi ile belki akrabalarını görürler niyeti ile Kayseri de yayın yapan yerel bir televizyonda yayınlamasını sağladım. Hatta o filmin bilgisayar üzerinden fotoğraf karelerini aldım.

‘Bir Türk’e Gönül Verdim’, filminde Kayseri tarihi diye resim sergisi açacaktım ki ancak negatiflerini paylaştım. Sonra bir baktım ki yerel bir dergi de “Bir Türk’e Gönül Verdim Filminden Kayseri Fotoğrafları’ diye yayınlanmış. Bu neden film isimlerini vermiyorum, veremiyorum. Ama bu konuda araştırma veya akademik tez hazırlayanlara her zaman yardımcı olurum.

 

Kayseri Gazeteleri Koleksiyonu: 1910 ile 1960 arası 62 adet gazete

1605 yılında yayınladığı ‘aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Historie’ adlı gazetesi kâğıt üzerine basılan ilk gazete kabul edilmektedir. İlk İngilizce gazete, 1622 yılında İngiltere’de yayımlanan Nathaniel Butter; ilk Türkçe gazete ise 1828’de Kahire’de yayınlanmaya başlayan Vekâyi-i Mısriyye’dir.

Osmanlı Devleti’nde ilk gazeteler yabancılar tarafından çıkarılmıştır. İstanbul ve İzmir’de yayınlanan yabancı gazetelerin ardından basın resmi olarak 1831 yılında yayınlanan Takvim-i Vakayi ile başlamıştır. İlk resmi gazete olan Takvim-i Vakayi iç ve dış olaylar hakkında halkı bilgilendirmek amacıyla çıkarılmıştır.

Kayseri’de ilk gazete 29 Ağustos 1910’da Yunus Bekir tarafından “Erciyas” adıyla çıkartılmıştır. 1910 yılında çıkarın gazetelerin ‘Erciyas’ Gazetesinin 42 sayısının örneği koleksiyonumda vardır. Cumhuriyet dönemine kadar çıkan tüm Kayseri yerel gazetelerin nüshaların bir veya birkaç örneği koleksiyonumda yer almaktadır.

Cumhuriyet dönemi sonrası yine çıkan gazetelerin ve dergilerin örnekleri mevcuttur. 1928 yılı sonsa yeni alfabe ile çıkaran gazeteler mevcuttur. Hatta 1928 yılında çıkarın Kayseri Gazetesi hem Osmanlı harfleri hem de Latin harfleri ile birlikte basılmış örneği de bulunmaktadır, 1960 yılına kadar gazete ve dergilerin birer veya tamamının bire bir örneklerin yer aldığı ‘Kayseri Gazeteleri Koleksiyonu’ Kayseri basın tarihi ve şehir tarihi açısından çok önemlidir. Çünkü çıkan her gazete haber, yorum, köşe yazıları, ilanları ve hatta reklamları ile o dönemin şehir yaşamına, gündemine, olaylarına ışık tutmaktadır.

Gazetelerin isimleri dahi Kayseri halkının hoşgörüsünü ortaya koymaktadır. Çünkü mizah gazeteleri buna iyi bir örnektir. Sendika gazetesi, esnaf gazeteleri, mesleki oda ve derneklerin çıkarmış olduğu gazete ve dergiler aslında o dönemlerin birer tarihi vesikadır.